NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
46 - (1667) وحدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه.
قال: هذا ما
حدثنا أبو هريرة
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فذكر أحاديث
منها: وقال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (نعما
للملوك أن
يتوفى. يحسن
عبادة الله
وصحابة سيده.
نعما له).
[ش
(نعما) فيها
ثلاث لغات:
إحداها كسر
النون مع إسكان
العين.
والثانية
كسرهما.
والثالثة فتح
النون مع كسر
العين،
والميم مشددة
في جميع ذلك.
أي نعم شيء هو.
ومعناه نعم ما
هو. فأدغمت
الميم في
الميم.
(وصحابة)
الصحابة هنا
بمعنى الصحبة].
{46}
Bize Muhammed b. Rafi'
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrazzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer,
Hemâm b. Münebbih'den rivayet etti. (Hemmâm): Bize Ebû Hureyre'nin, Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiği budur, diyerek bir takım
hadîsler zikretmig; ezcümle şunu da söylemiştir: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem);
«Memlûkün, Allah'a
güzelce ibadet ve efendisine sohbette bulunarak ölmesi ne güzel bir şeydir. Ne
mutlu ona!..» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsin gerek İbni
Ömer, gerekse Ebû Hureyre rivayetlerini Buhâri «Itk» bahsinde; İbni Ömer
(Radiyallahu anh), rivayetini Ebû Dâvûd «Kitâbü'l-Edeb»de tahrîc etmişlerdir.
Hadîsin muhtelif
rivayetlerinde «samimiyet» diye terceme ettiğimiz «nasaha» kelimesi nasihatten
alınma olup, nasihat edilen kimseye hazz ve nasîb toplamak mânâsına gelir ki,
bundan murâd hâlinin iyiliğini istemek, onu noksanlardan kurtarmak ve
hilekârlıktan tasfiye etmektir.
Bu rivayetler köleyi,
dürüst hareket ederek sahibinin malında samîmâne çalışmaya, onu korumaya teşvik
etmektedir. Çünkü köle, sahibini malında bir çoban mesabesindedir. Çoban
sürüsünden nasıl mes'ûlse, o da sahibinin malından mes'ûldür.
İki ecir meselesine
gelince: Bunun biri, sahibine canla başla hizmet ettiği, diğeri de Rabbine
güzelce ibâdette bulunduğu içindir. Burada «Kölenin ecri sahibinin ecrinden
fazla olmuyor mu?» diye bir suâl hatıra gelebilirse'de Kirmani bunda bir mahzur
olmadığını bildirmiştir. Yahut bu cihetten kölenin ecri fazla, başka cihetten
de sahibinin ecri fazla olabilir. Burada iki hakka riayet eden kölenin, bir
hakkı edâ eden köleye tercihi kasdedilmiş de olabilir.
Kölenin memlûk yâni
mülk olmakla vasıflandırılması, her köle memlûk olmadığı içindir. Çünkü köle
sözü eâmdır; bütün insanlar Allah'ın kulları, köleleridir; fakat her biri
memlûk değildir.
Hz. Ebû Hureyre
(Radiyallahu anh) Allah yolunda hacc ile cihâdı ve annesine iyi muameleyi
istisna etmiştir. Zîrâ cihâd ile hacc için köleye sahibinin izin vermesi
şarttır. Binâenaleyh bunlara re'sen kudreti yok demektir. Annesine hizmet için
dahî bâzı hallerde izne muhtâc olur. Sair bedenî ibadetlerde ise izne ihtiyaç
yoktur. Mâlî ibadetleri anmaması ya o zaman ihtiyacından fazla malı olup da
sahibinin izni olmaksızın akrabasına yardım edemiyeceği, yahut onun mezhebine
göre köle, izinsiz de sahibinin malında tasarruf edebildiği içindir.
Hz. Ebû Hureyre'nin
annesi Ümeyme yahut Meymûne isminde sahâbiyye bir kadındır. Ebû Hureyre
(Radiyallahu anh) bu kadının yiyeceği ile, giyeceği ile ve sair hizmetleri ile
meşgul olduğundan onun sağlığında hacca gidememiştir. Buradaki haccdan murâd
tetavvu' yâni nafile hacdır. Yoksa farz olan haccı Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile birlikte yapmıştı. Annesine bakmayı nafile haccdan ileri
tutması, ona bakmak, hizmetinde bulunmak farz olduğundandır.
Hz. Kâ'b'in: «Ona hesab
yoktur; malı az olana da yoktur.» sözünden muradı: «Köle Allah'ın hakkı ile
sahiblerinin hakkını ödediği takdirde sevabı çok olur; günahı kalmaz; onun için
hesaba çekilmez.» demektir. O bu sözü ya âyetten böyle bildiği için
söylemiştir. Zîrâ hayır ve hasenatı çok olup kitabı sağ taralından verilenlerin
az ve kolay bir hesab verecekleri âyetle beyan olunmuştur; yahut ictihad
neticesi bu kanaate varmıştır.
Son rivayetteki
«niimmâ» kelimesi medih fiillerinden olup «o ne güzel şey» mânâsına gelir. Bu
kelime «ni'mmâ», «nümmâ» ve «naimmâ» şekillerinde okunabilir. Kaadî İyâd'ın
beyanına göre aynı kelime nu'men» şeklinde tenvînli olarak da rivayet
edilmiştir. Bu takdirde medih fiillerinden olmayıp ferah ve sevinç mânâsına
isimdir. «Nu'men lehû» denilir ki, o ne bahtiyardır, demektir.